ABD’de Columbia Üniversitesi’nde başlayan ve ülkenin farklı eyaletlerine yayılan Filistin’e destek protestoları devam ediyor. Oturma eylemi düzenleyen öğrenciler, birçok kampüste Gazze ile direniş için kamplar kuruyor. Polislerin kampüslere girerek çadırları dağıttı, barikatlar kurduğu görüntüler de hızla yayılıyor.
Columbia Üniversitesi öğrencilerinin üç temel talebi vardı: İsrail’i destekleyen veya silah satışı sağlayan şirketler ile iş birliğinin sonlandırılması, okulun finansman ve idari faaliyetlerinde şeffaflık, protestolar nedeniyle disiplin cezası alana öğrenci ve öğretim üyelerine af.
Kaliforniya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Cihan Tuğal, üniversitelerin İsrail’i ile ticari ilişkileri kesmesi için eylemlerin hep var olduğunu ancak Gazze saldırısıyla beraber bu eylemlerin büyüdüğünü dile getirdi. Kampüslerdeki polis saldırılarına değinen Tuğal, bunun Joe Biden ve üniversite yönetimlerinin talimatları ışığında yaşandığına işaret etti.
Cihan Tuğal, ABD üniversitelerindeli eylemleri ve olası sonuçlarını değerlendirdi…
‘GENÇLERDE DİNMEYEN BİR HUZURSUZLUK VAR’
Gençlerin liderlik ettiği bu eylemleri nasıl yorumluyorsunuz? Protestoların temelini oluşturan dinamikleri nasıl değerlendirirsiniz?
Amerikan üniversitelerinin silah sanayii ve istihbarat sektörü için kilit öneme sahip araştırmalar ürettiği, on yıllardır bilinen bir gerçek. Bu araştırmaların, İsrail ordusu tarafından kullanıldığı da biliniyordu. Üniversitelerin İsrail ile ticari ilişkileri kesmesi yönünde eylemler ve örgütlenme de yıllardır vardı ancak hep etkisiz ve küçük kalıyordu. Eylemlerin bir parça daha büyük işgallere dönüşmesine sebep olan, İsrail’in tüm dünyanın gözleri önünde, Amerikan silahlarıyla, Gazze’de çoğu çocuk ve kadın 35 bin kişiyi katletmesi oldu. Buna rağmen, protestolar çok büyümeyebilirdi. Bu noktada, üniversitelerin çok hızlı biçimde zora ve polis şiddetine başvurması etkili oldu.
Daha geri plandaki başka bir dinamik de, 2008 finansal çöküşü ve derinleşen çevre krizinden dolayı gençlikte zaten dinmeyen bir rahatsızlık, huzursuzluk, ‘geleceksizlik’ hissi olması; bunun akacak kanal araması. ‘Wall Street’i İşgal Et’ eylemleri ve daha sonrasında Bernie Sanders gibi siyasetçilerin yükselişi sonuç alamayınca, bu rahatsızlık katlanarak büyüyor. Siyah Hayatlar Önemlidir (Black Lives Matter) hareketi de, devletin ırkçı yapısını iyice teşhir etti fakat ciddi dönüşümler yaratamadı. Dolayısıyla, toplumsal duyarlılık da iyice artmış durumda. Tüm bu öfkeler birikmişti. İsrail ve üniversite yönetimleri, bunların görünür ifadesi için gereken ortamı yarattı.
‘İSRAİL, BIDEN’IN YENİDEN SEÇİLMESİNİ ZORLAŞTIRDI’
Bu eylemlerin Tel Aviv-Washington ilişkilerini sarsmasını bekler misiniz? Protestolar ilişkileri nasıl etkiler?
Joe Biden sıkışmış durumda. Başından beri İsrail’in yanında durmak için elinden geleni yapıyor fakat Netanyahu yönetiminin icraati bunu çok zor kılıyor. Demokratlar’ın tercihi, Filistinlilerin siyaset sahnesinden ağır ağır silinmesi olmuştur hep. Toptan kırım, başa çıkamadıkları bir sürü dinamik oluşturuyor. Bunun en son örneği, Biden’ın Michigan ön seçimlerinde beklendiğinden daha güçlü bir şekilde protesto edilmesi. Geçen seçimlerde, Michigan’da iki parti arasındaki fark binlerle ifade edildiği için, ufak oynamalar bile çok önemli bu eyalette.
Yani İsrail, Biden’ın 2024’te tekrar seçilmesini zorlaştırmış durumda. Bu yüzden Demokratlar, Tel Aviv’e katliamları yavaşlatması için baskı yapmaya başladı ve bu baskının kısmi sonuç aldığı da söylenebilir. Protestolar Biden’ın baskısının artmasına sebep olur mu? Belki evet ama, zaten kapıda olan Refah işgalini durduracak kadar olmayabilir. Netanyahu’nun da zaten türlü katliama açık çek verecek bir Donald Trump başkanlığını tercih edeceğini de unutmamak lazım.
‘CUMHURİYETÇİLERİN BASKISI ETKİLİ OLUYOR’
Eylemlerdeki polis saldırısı ve ablukaları da sosyal medyada sıkça gündeme geliyor. Öğrencilerin yanı sıra öğretim görevlileri de gözaltına alınıyor. Protestolardaki polis şiddetini nasıl değerlendirirsiniz?
ABD’de polis, üniversite dışındaki eylemlerle karşılaştırıldığında, genelde üniversitelilere çok sert davranmaz. Şu anda farklı davranmaları, ‘yukarı’dan talimatla belirlenmiş gibi görünüyor. Bu ‘yukarı’sı Biden idaresi de olabilir ama daha açık suçlu üniversite idareleri. Columbia Üniversitesi bunu açıktan yaptı zaten. Üniversite idareleri niye bu kadar panikte, onu iyi anlamak lazım.
Paniğin temel nedeni, Amerikan aşırı sağının üniversiteleri hedef seçmiş olması. Bizzat Columbia’nın başkanı Minouche Shafik, Cumhuriyetçiler tarafından yeni sorguya tabi tutulmuştu mecliste. Cumhuriyetçiler’in sağ kanadı, ‘intifada’ gibi sözcüklerin antisemitik olduğunu iddia ediyor ve bunları yasaklamayan üniversite başkanlarını görevden uzaklaştırmaya çalışıyor. Harvard ve Penn başkanları benzer gerekçelerle istifa ettirtildi. Shafik de, sorgunun hemen sonrasında polisi saldırttı.
Başka bir mesele, üniversite yönetimlerinin, akademisyen kimlikleriyle tanınan kişilerin değil, iş çevreleriyle organik ilişkisi olan, sadece ikinci planda akademisyen olan kişilerin elinde olması. Bu tarz yöneticiler, ne en başta bilimin çıkarlarını düşünüyor, ne de siyasetten anlıyor. Dünya Bankası geçmişi ön planda olan Shafik bunun bir örneği. Bu tarz yöneticilerin, aşırı sağın saldırısına karşı üniversiteleri, bilimi koruması mümkün değil. Kendilerini bile koruyabileceklerinden emin değilim. Aşırı sağın ne kadar büyük bir tehdit olduğunun ayırdında değiller.
Cumhuriyetçi Parti vekilleri, Ulusal Muhafızlar’ın kampüslere gönderilmesini talep ediyor. Bu talep sizce karşılık bulur mu? Ulusal Muhafızlar kampüslere girer mi?
İlk elden, hemen, ulusal çapta olacağını düşünmüyorum ancak eyalet bazında gerçekleşebilir. Zaten, Arizona Üniversitesi’nde keskin nişancılar yerleştirildi çatılara; daha ağır şiddet kapıda. İşgaller devam ederse, ulusal çapta da daha ağır vakalar yaşanabilir.
‘SOMUT KAZANIMLAR UZUN ZAMAN SONRA GELİR’
Protestoların sonunu nasıl görüyorsunuz? Öğrencilerin eylemlerinden olumlu bir geri dönüş elde edilir mi? Sizce eylemler amacına ulaşacak mı ve bu protestolar ne zaman sona erecek?
Çok somut kazanımlar ancak uzun zaman sonra gelebilir. Üniversitelerin Güney Afrika’daki ırkçı rejime karşı net bir duruş geliştirmesi, şu andakinden çok daha örgütlü hareketler sonrasında gerçekleşmişti. Ancak şu andaki hareketlilik de beklenenden güçlü bir başlangıç oldu, daha şimdiden bir kazanım var: Kamuoyunun bu konuya odaklanması ve üniversitelerin savaş makinesiyle ilişkilerinin teşhir olması.
Ortaya konulan en somut hedef, yani soykırıma yapılan katkının durması, üniversite bazında gerçekleşebilir. Amerika çapında gerçekleşmesi ise kısa vadede imkansız. Bu yüzden, işgal ve protestoların uzun zaman sürmesi için yeterince gerekçe olacak. Gerekçelerin sürdürülebilir bir harekete dönüşmesi ise, İsrail’in ve ABD polisinin şiddet dozu kadar, öğrencilerin örgütlenme kapasitesine bağlı. Yukarıda bahsettiğim son 15 yılın hareketleri, uzun vadeli düşünme ve örgütlenme yetisi gösterememişti. Gençlik bu hatalardan gerekli dersleri çıkardı mı? Benim görebildiğim kadarıyla hayır ama bir öğrenme çabası da var. Dolayısıyla bu hareketin biraz düşe kalka ilerleyeceğini düşünüyorum, çok büyük hatalar yapılacak ve geri adımlar olacak. Ama İsrail, Demokratlar, üniversite idareleri ve güvenlik kuvvetleri bugünkünden bile daha fazla memnuniyetsizlik üretecekleri için, hareketin tekrar ayağa kalkmak için yeterince nedeni de olacak.