Z kuşağı 5 bin 500 yıldır sahip olduğumuz beceriyi kaybediyor: İnsanlık için dönüm noktası…

İnternet ve Sosyal Medya, Gençler Arasında İntihal Alışkanlığını Tetikliyor

İnternet ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye erişim hızı artarken, genç nesil bazen kendi düşüncelerini geliştirmek yerine hazır içerikleri kopyalama eğiliminde. Bu durum, intihal gibi etik dışı uygulamaların artmasına yol açıyor ve orijinal düşüncenin önemini vurguluyor, özellikle akademik ve profesyonel hayatta.

Yazı, insan iletişiminin binlerce yıldır temel bir unsurudur ve bilgilerin, hikayelerin, kültürlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlamıştır. Bu süreç, insanlık tarihinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış ve toplumların gelişimine katkıda bulunmuştur.

El Yazısının Gerilemesi

Dijital teknolojinin etkisiyle iletişim alışkanlıkları değişiyor ve el yazısı artık nadir hale geliyor. Z Kuşağı gençleri, anlık mesajlaşma uygulamalarını tercih ederken, klavye ve dokunmatik ekranlar el yazısının yerini almaya başlıyor. Bu değişim o kadar ileri gidiyor ki, bazı uzmanlar Z Kuşağı’nın el yazısını öğrenme konusunda başarısız olabileceğini düşünüyor.

El yazısı, bilişsel gelişimde önemli rol oynar; hafıza ve kavrama becerileriyle doğrudan ilişkilidir çünkü beynin klavye kullanmaktan farklı çalışmasını gerektirir. Diğer taraftan el yazısının önemi, dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla tehdit altında ve Z Kuşağı gençlerinin bu beceride gerileme yaşadığı gözlemleniyor.

Uzun Cümlelerden Kaçınma Eğilimi

Profesör Nedret Kılıçeri’nin araştırmalarına göre, üniversite öğrencileri uzun cümlelerden kaçınıyor ve tutarlı paragraflar oluşturmakta zorlanıyor. Gençler, paragraflar yerine tek cümlelerle iletişim kurmayı tercih ederken, klavye kullanımı yaygınlaşıyor. Profesör, bu durumu sosyal medyanın etkisine bağlıyor.

El yazısının kaybı sadece mektup yazma becerisini değil, aynı zamanda gençlerin dünyayı algılama biçimini de etkiliyor. Z Kuşağı’nın dijital dünya ile geleneksel iletişim becerileri arasında denge kurma konusundaki yaklaşımı, gelecekteki iletişim yöntemlerini belirleyebilir.

Related Posts

Farklı insan türünün 2.8 milyon yıllık dişleri bulundu

Etiyopya’nın Afar bölgesinde keşfedilen 13 diş fosili, insan evrimi hakkındaki yerleşik bilgileri sarsacak nitelikte… Yapılan incelemeler, bu fosillerin 2,6 ila 2,8 milyon yıl önce aynı bölgede yaşamış iki farklı insan türüne ait olduğunu ortaya koydu. Fosiller, insan soyunun bilinen en eski temsilcileri arasında yer alan Australopithecus ile bir Homo türüne işaret ediyor.

Yapay zeka sistemleri kavgaya tutuştu! Şaşırtan deney

Deney kapsamında OpenAI’nin GPT-4o mini modelini kullanan 500 YZ sohbet botu, belirli kişilik özellikleriyle bir araya getirildi. Ardından reklam veya algoritma desteği olmayan basit bir platformda etkileşime girmelerine olanak tanındı. Elde edilen …

Yapay zeka devinden, Chrome’u satın almak için kafa karıştıran teklif

ABD’deki antitröst davası sonrası Google’ın Chrome’u satma zorunluluğu bir kez daha gündemde. Yapay zeka devlerinden Perplexity de, 34,5 milyar dolarlık bir teklif sunarak bu fırsattan faydalanmak istiyor. Fakat süreç pek de kolay görünmüyor.

Grok yine zirvede: Yapay zekaların halüsinasyon oranlarında şaşırtıcı sonuçlar

ChatGPT-5’in halüsinasyon oranı, GPT-4o’dan sadece %0,09 daha düşük çıktı. Vectara testleri, Grok’un listenin zirvesinde olduğunu gösterdi.

NASA’dan yeni güncelleme: Güneş Sistemi’ne giren gizemli cisim hızla yaklaşıyor

NASA, güneş sistemimize hızla giren ve merakla takip edilen yıldızlararası cisim 3I/ATLAS hakkında çarpıcı bir güncelleme paylaştı. İlk kez 1 Temmuz’da, Güneş’ten 420 milyon mil (675 milyon kilometre) uzaklıkta gözlemlenen bu cisim, şu an güneş sistemimizin iç bölgelerine doğru ilerliyor.

6 bin yaşındaki ikiz kardeşlerin acı dolu hikayesi

Çekya’da 6 bin yıl önce yaşamış iki kız kardeşin iskeletlerinden yola çıkılarak hazırlanan “hipergerçekçi” yüz ve vücut rekonstrüksiyonları, Taş Devri insanlarının yaşamına dair çarpıcı detayları gün yüzüne çıkardı. Rekonstrüksiyonlar, Güney Moravya bölgesindeki tarihöncesi çakmaktaşı madeninde bulunan ve yıllar süren analizlerin ardından hazırlanan bulgulara dayanıyor.